Dil – Kültür İlişkisi

Dil ve kültür yüzyıllardır birlikte ilerleyen, gelişmeleri birbirlerine borçlu olan iki kavramdır.

Dil, insanlar arasında iletişimi sağlayan bir araçtır. Günlük hayatın her alanında; okulda, evde, işte vs. aklınıza gelebilecek her yerde biz dilimiz vasıtasıyla iletişim kurarız, diğer insanlarla anlaşırız. Derdimizi, isteklerimizi diğer insanlarla dilimiz ile paylaşırız.

Kültür ise bir milletin tarih boyunca ortaya koyduğu ve nesilden nesile birikerek dil vasıtasıyla aktardığı maddi manevi bütün özelliklerdir.

İnsan bütün ihtiyaçlarını, hislerini, düşüncelerini dil ile başkalarına aktarır. Dil ile düşünür. Bu özelliğiyle dil, insan kimliğinin ve kültürünün oluşmasında en önemli unsurdur.

Dil gibi bir vasıtamız olduğu için biz sohbetlerde, seminerlerde, okulda derslerde yeni bilgi ve becerileri kolaylıkla öğrenebiliyoruz değil mi? Hareketlerle, jest ve mimiklerle bilgilerin ne kadarını aktarabiliriz? Belki çok küçük bir kısmını. Fakat biz konuşarak bildiklerimizin hepsini karşımızdakine aktarabiliyoruz. İşte kültürel birikim de insanlar arasında kuşaktan kuşağa konuşarak, dil aracılığıyla aktarılıyor.

Bir toplumun oyunları, yemekleri, inançları, eğlenceleri, görgüleri, ahlakları, düğünleri vs. aklınıza ne geliyorsa hepsi o toplumun kültürünü meydana getirir. İşte bu unsurlar nesilden nesile dil aracılığıyla aktarılır.

Eğer dil olmasaydı bizim bir Oğuz Kağan destanımız olmayacaktı. Biz Leylâ ile Mecnûn’u bugün bilemeyecektik. Hatta bırakın o kadar geriye gitmeyi, Seyit Onbaşı’yı bilemeyecektik. Atatürk’ü bilemeyecektik.

Bir milleti millet yapan değerlerin başında dil vardır. Türk toplumunun en önemli ortak özelliği nedir? Tabii ki dilidir. Siz Türkiye sınırları içerisine iki yüz çeşit dil koyun, insanlar bir ortaklık gösterir mi? Bir kültür oluşturabilir mi?

Dil ile kültür arasındaki ilişkiyi şu şekilde özetleyebiliriz:

– Dil ve kültür bir sandalyenin ayakları gibidir. Hangisini çıkarırsanız çıkarın o sandalye düşer.

– Dil, kültürün kuşaktan kuşağa aktarılmasındaki en önemli araçtır.

– Dil de kültür de toplumun yaşayışından izler taşır.

– Dil de kültür de bir milleti millet yapan en önemli unsurlardandır.

Türkçe, tarihi çok eskilere dayanan bir dil olduğu için çeşitli aşamalardan geçmiş ve belirli bölünmeler yaşamıştır. İşte bu bölünmeler neticesinde Lehçe, Şive ve Ağız gibi farklı oluşumlar meydana gelmiştir. Şimdi bunlara bir göz atalım:

Lehçe

Bir dilin tarihin en eski dönemlerinde ayrılmış koludur. Bu dönemler tarihin bilinmeyen dönemlerine denk gelir. Tespit etmek için yeterli derecede belge, kaynak yoktur. Bu sebeple bu dönemdeki ayrılışın sebepleri üzerine çok fazla yorum yapılamaz. Tarihin çok eski dönemlerinde bu ayrılma yaşandığı için bir dilin iki lehçesi arasında hem ses, hem de biçim olarak ciddi farklılıklar görülür.

Türkler çok farklı coğrafyalarda yaşadıkları, hüküm sürdükleri için Türkçenin eski dönemlerini aydınlatma konusunda yeterli derecede belge bulmak zordur. Türkçenin bilinen iki lehçesi vardır: Çuvaşça ve Yakutça.

Şive

Bir dilin tarihi bilinen dönemlerinde ayrılan kollarına şive denir. Bu ayrılık yakın zamanlarda olduğu için sebepleri net olarak ortaya koyulabilir. Türkçenin çok sayıda şivesi vardır. Türkmence, Azerice gibi Orta Asya dilleri Türkçenin birer şivesidir.

Şiveler arasındaki farklılıklar lehçede olduğu kadar farklı değildir. Biçim olarak, sözdizimi olarak farklılık yok denecek kadar azdır. Fakat seslerde, söyletişte birtakım değişiklikler vardır.

Ağız

Biz aslında bugün “ağız” kelimesinin yerine nedense “şive” kelimesini kullanıyoruz. Ağız, bir dilin farklı coğrafi bölgelerindeki söyleyiş farklılığıdır. Örneğin Karadeniz Ağzı, Ege Ağzı, İç Anadolu Ağzı, Konya Ağzı gibi. Ağız farklılıkları yazıya geçirilmez. Sadece söyleyişte kalır.

Argo

Toplumun belirli bir çevresinin kendine has deyimler ve sözcüklerle oluşturduğu özel bir dildir.

Konuşma Dili

dil ve kültür
dil ve kültür

İnsanların günlük yaşamlarında iletişim kurmak için kullandıkları dile konuşma dili denir. Konuşma dili yazı diline göre kurallar konusunda daha esnektir. Çünkü insan yazarken daha çok düşünür. Konuşurken pratiklik ve hızlılık esasına göre konuştuğumuz için yazı diline göre daha fazla hata yapabiliriz.

Konuşma dilinde kurallar ikinci plandadır. Hızlı konuşmak esas olduğu için bazen hece yutumu yapılabilir. Örneğin “geliyorum” demek yerine “geliyom” denebilir. Konuşma dilindeki bu farklılıklar yazı diline aktarılmaz.

Yazı Dili

Bir dilde, toplumda ortaklığı sağlamak için kullanılan kullanılan ortak dile yazı dili denir. Konuşma diline göre daha kurallı ve katıdır. Konuşma dilindeki farklılıklar yazıya geçirilmez. Yazı dili bir ülkenin her yerinde aynıdır.

Yazı dili bir konuşma dilinin ortak yazı dili seçilmesi ile oluşur. Türkçemizin yazı dili alınan bir kararla İstanbul Ağzıdır.

Gazetelerde, dergilerde, makalelerde ve kitaplarda, resmî yazışmalarda bu ortak yazı dili kullanılır. İkilik yoktur.

Kaan Hoca tarafından yayınlandı

Ankara'da edebiyat öğretmeni olarak görev yapan yazar, evli ve hiç çocuk babasıdır.

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir