Ortaöğretim öğretim programında ve ders programlarında Divan Edebiyatı ismiyle bahsedilen dönem İslâmiyet’in kabulünden bir dönem sonra başlayan ve Tanzimat Edebiyatının başlamasına kadar devam eden dönemdir. Bu döneme birkaç farklı isim verilir. Biz bütün isimleri ve açıklamaları aşağı yazalım:
Saray Edebiyatı: Bu isimlendirme, bu dönem edebiyatının genelde saray ve çevresinde gerçekleştiğini savunan görüş tarafından kullanılmıştır. Bu görüşe göre şairlerin saraydan çıkmamış olmaları gerekir. Yine bu görüşe göre bu dönem edebiyatı sadece İstanbul ve çevresinde geçerliğini korumuştur. Haklılık payı olsa da bu edebiyatda yer alan onlarca şair Anadolu’nun birçok yerinde yetişmiştir. Mesela bu dönemin en mühim şairlerinden Fuzulî Bağdatlıdır.
Yüksek Zümre Edebiyatı: Yine bu isimlendirmenin şöyle bir haklılık payı vardır: Divan edebiyatı mazmunlarla, simgelerle dolu bir edebiyattır. Ayrıca iyi bir divan şairi olabilmek için Arapça ve Farsçaya hakim olmak, kültürel faaliyetleri takip etmek gerekiyordu. E bunları yapabilmek için de en azından iyi eğitim görmeniz gerekiyordu. Tabii bu engeli aşmış şair yok mudur? Çok.
Divan Edebiyatı: Bu adlandırma bu dönem şiirlerinin toplandığı “Divan” isimli kitaplardan hareketle verilmiştir. Şairler, gazellerini, kasidelerini ve rubailerini bir kitapta toplar ve bu kitaba da “Divan” adını verirlerdi. İşte bizim Divan Edebiyatı isimlendirmemiz buradan geliyor. Burada da şöyle bir durum ortaya çıkıyor. Peki şairlerin divanları dışında yazdığı, divanlarına almadığı şiirler yok mu?Tabii ki var. O halde bu isimlendirme de eksiktir.
Klâsik Türk Edebiyatı: Klâsik, üzerinden zaman geçse de eskimeyen, değerini muhafaza eden demektir. Nitekim Divan Edebiyatı da üzerinden zaman geçse de değerini yitirmemiştir. Bu sebeple en doğru isimlendirme Klâsik Türk Edebiyatı şeklidir.
Osmanlı Edebiyatı: Osmanlı dışında bu edebiyat yok muydu? Vardı. Osmanlı Devleti dışında birçok devlette de bu edebiyat etkin bir şekilde geçerliydi. O zaman bu isimlendirmede de eksiklik vardır.
Yorum Gönderin