Fecr-i Âti Topluluğu

Fecr” sözcüğü “şafak vakti, güneş doğmadan önceki vakit” anlamına gelir. “Âti” ise “gelecek” anlamına gelir. “Fecr-i Âti” ise “geleceğin şafağı, yarının geleceği” anlamına gelir. Terim anlam olarak ise bizde bir edebiyat topluluğuna verilen isimdir.

II. Meşrutiyet‘in (24 Temmuz 1908) ilanından sonra Servet-i Fünûn dergisinde yayımladıkları bir bildiri ile topluluk faaliyetlerine başlar. Fecr-i Âti ile birlikte başlayan Batılılaşma sürecimiz de son ayağını tamamlamış olur. Tabii bundan sonraki dönem özlerimize dönüş dönemimiz olan Milli Edebiyat dönemimizdir.

Fecr-i Âti’nin bilinmesi gereken en önemli özelliği bir akım olmasından ziyade bir “topluluk” olmasıdır. Ayrıca ortaya çıkış sebebi ile diğer dönem sanatçılarından ayrılır. Çünkü gerek Tanzimat sanatçıları, gerek Servet-i Fünûncular olsun plânlı bir şekilde ortaya çıkmamıştır. Tesadüfen ya da arkadaşlık bağlantılarını toplayarak bir dergi ya da gazete etrafında toplanmışlar, bazen de birbirlerini hiç tanımadan aynı görüşü savunmuşlardır. Ancak Fecr-i Âticilerin en önemli özelliği yeni bir sanat anlayışı ortaya çıkarmak amacıyla bilinçli bir şekilde bir araya gelmeleri ve bir “beyanname” yayımlamalarıdır. Zaten Fecr-i Âticiler Türk edebiyatında ilk bildiri yayımlayan topluluktur.

Bu toplulukta Ahmet Haşim, Enis Avni (Aka Gündüz), Tahsin Nihat, Ali Canip Yöntem, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Mehmet Fuat Köprülü, Refik Halit Karay gibi isimler vardır.

Fecr-i Âti Topluluğunun Ortaya Çıkışı

II. Abdülhamit tarafından kapatılan Servet-i Fünûn dergisi 5 Aralık 1901’de yeniden açılmış ancak dergi edebî niteliğini yitirmiştir. Çünkü Servet-i Fünûn sanatçıları zaten çekingen, hassas, etliye sütlüye karışmayan mizaçları ile bu dergi etrafından uzaklaşmışlardır. Böylece Servet-i Fünûn Topluluğu dağılmış ve bir boşluk ortaya çıkmıştır. İşte bu boşluğu doldurmak isteyen ve II. Meşrutiyet’in ilanı ile birlikte Abdülhamit’in baskısının kalkmasından da faydalanan bazı sanatçılar Fecr-i Âti topluluğumnu oluşturma kararı almışlardır.

Muktebes, Mecmua-yı Edebiyye, Resimli Kitap, Âşiyan, Musavver, Hüsn ve Şiir, Rübab, Şiir ve Tefekkür gibi farklı dergilerde yazan sanatçılar, bir araya gelerek edebî çalışmalarını bir düzene koymak istediler. Aralarında edebiyat-i Cedide’nin genç üyeleri de olan Celal Sahir Erozan, Faik Ali Ozansoy, Ahmet Samim’i de alarak kendilerini kamuoyuna tanıtmak istediler.

20 Mart 1909’da Bab-ı Âli’deki Hilal gazetesinin matbaasında bir araya gelerek bu topluluğu kurdular. Topluluğa Fecr-i Âti (yarının aydınlığı) ismini koydular ve başkanlığa da Faik Ali Ozansoy’u seçtiler. Bir bildiri hazırladılar ve bu bildiriyi yayımladılar. İşte bu bildiri ve bildiriye imza atan isimler:

“Encümen, edebiyatı çok ciddiye almakta, onu hoş vakit geçirmek için bir vasıta olarak kabul etmemektedir. Bu inanışın edebiyatımızdaki ilk temsilcileri ise Servet-i Fünûnculardır. Gerçekten, edebiyatın ciddi bir çaba olduğu hususunda Türk kamuoyuna ilk rehvberliği yapanlar onlardır. Bu ciddi çalışmalarına 1908’den sonra yeniden başlamaları beklenildiği hâlde ne yazık ki ortaa görünmemişlerdir. O hâlde, yaptıkları hizmet daima beğenilmekle beraber, artık onlara ‘geçmiş’ gözüyle bakmak gerekir. Şimdilik Avrupa^daki benzeri toplulukların küçük bir örneği olan Fecr-i Âti ise Türk edebiyatının geleceğini temsil etmektedir.”

Kendileri bir yayın organı kurmak isteseler de Servet-i Fünûn dergisini yayın organı olarak seçerler ve bu bildiriyi de orada yayımlarlar.

Fecr-i Âti Beyannamesine imza atan sanatçılar:

Ahmet Haşim, Emin Bülent, Ahmet samim, Celal Sahir Erozan, Emin Lami, Tahsin Nahit, Cemil Süleyman, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Refik Halit Karay, Şahabettin Süleyman, Abdülhak Hayri, İzzet Melih, Ali Canip Yöntem, Ali Süha, Faik Ali Ozansoy, Fazıl Ahmet Aykaç, Mehmet Behçet, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, İbrahim Alaattin.

FEcr-i Âti Topluluğunun Amaçları:

– Edebiyata hevesli ve yetenekli gençleri bir araya getirmek,
– Edebiyat ve fikir konuları ile ilgili konferanslar düzenlemek,
– Batı edebiyatını Türk edebiyatına tanıtmak,
– Türk edebiyatını Batı edebiyatına tanıtmak,
– Batıdaki benzer topluluklarla temas kurmak,
– Fecr-i Âti kütüphanesi adı altında bir yayın serisi oluşturmak,
– Açık fikir münakaşaları ile kamuoyunu aydınlatmak.

Fecr-i âti Topluluğunun Genel Özellikleri

Servet-i Fünûncuları yeteri kadar Batılı bulmazlar ve onlardan daha Bayılı anlayışı yerleştirmek isterler. Dolayısıyla kuruluş maksadıyla Servet-i Fünûnculara karşı olmuşlardır. onların vaktiğini geçtiğini iddia ederler. Sık sık onları eleştirirler. Ancak dil, üslûp, tema, zihniyet bakımından bir yenilik getiremezler ve Servet-i Fünûn’un devamı olmaktan kurtulamazlar.

Bireysel özgürlüğü ve bunun sonucu olarak da çeşitliliği savunurlar. Her biri sadece kendi duyuşuna, kendi beğenisine göre bir güzellik yaratma çabası içine girerler. Bu da onların çok az ortak noktaları olmasını sağlar. Onların şöyle bir ortak özelliği vardır:

– Sanat şahsi ve muhteremdir.
– Edebiyat ciddi bir iştir, bunun halka anlatılması lazımdır.
– Duygusal ve romantik aşkları dile getirmişlerdir.
– “Sanat, sanat içindir” ilkesine bağlı kalırlar.
– Batıyı, özellikle Fransız edebiyatını örnek alırlar.
– Tiyatro ile yakından ilgilenirler.
– Romantizm, sembolizm ve empresyonizmin etkisi altında kalırlar.
– Edebiyatımızdaki ilk edebî topluluk olarak tarihe geçerler.
Edebiyatımızdaki ilk beyanname yayımlayan topluluktur.

Fecr-i Âticilerin Dağılışı

1909’un Martından 1912 yılına kadar farklı gruplarla mücadele etmek zorunda kalırlar. Ayrıca bireysel sanat anlayışını savunurlar. Bu bağımsızlık aralarında güçlü bir sanat bağlarının olmamasına yol açar. Sanatı toplum yararına kullanmak istemezler. Bu da topluluğun kolay çözülmesine sebep olur.

Topluluğun hep gençlerden oluşması, onlara önderlik yapacak büyük birinin olmaması, kültürel bakımdan yeterli donanıma sahip olamamaları dağılma sürecini hızlandırmıştır.

Kaan Hoca tarafından yayınlandı

Ankara'da edebiyat öğretmeni olarak görev yapan yazar, evli ve hiç çocuk babasıdır.

Sohbete katılın

10 yorum

  1. Çok güzel kısa ve öz anlatılmış. Bu yüzden emeği geçen arkadaşım teşekkür ederim.

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir