Lise hayatım boyunca “Türk Edebiyatı” ve “Edebi Metinler” dersinde sürekli aynı konuların tekrar ettiğini düşünüp durur ve akabinde de bir bıkkınlık yaşardım. Bir olay ya da konu düşünün ki üç sene boyunca sürekli önünüze çıksın. Siz olsanız sıkılmaz mıydınız?

Bugün edebiyat öğretmeni olduğum için mi (aynı zamanda dil ve anlatım öğretmeni) meseleyi daha iyi kavrıyorum bilmiyorum ama birazdan anlatacağım mantığı sene başında mutlaka öğrencilerime aktarıyorum ki onlar da en azından bu mantık yerleşsin.

Lisede edebiyat dersleri 4 seneye çıktığı için şöyle bir bölümleme yapmışlar ki gayet de mantıklı. Ancak tabii zararları var ki bunu da aşağıda konuşacağız.

9. sınıf Türk Edebiyatı dersinde temel edebiyat bilgisi öğretiliyor. Yani edebiyat nedir, sanat nedir, edebiyatın güzel sanatlar içindeki yeri nedir, şiir nedir, metin nedir, şiir ve metin nasıl yorumlanır, şiirin ve metnin (roman hikâye gibi anlatmaya dayalı metinler) yazıldığı dönemle ilişkisi nedir, şairin ve yazarın yaşadığı dönemle ilişkisi, eserle ilişkisi nedir, şiirin ve metnin yapı unsurları nelerdir gibi onlarca başlık altında hemen hemen edebi metinlerin bütün türlerine ait inceleme yöntemleri derinlemesine öğretiliyor. Yani başarılı bir öğrenci 9. sınıf sonunda bir şiiri nasıl inceleyeceğini, bir hikâyeyi nasıl olay, zaman, mekân, kişi kadrosu gibi unsurlara ayıracağını, bakış açısını nasıl tespit edeceğini vs. rahatlıkla çözümleyebilecek duruma geliyor. Yani temel edebiyat bilgisi öğreniyor.

Bu öğrenci 10. sınıfa geldiğinde ise dönemlere göre tasnif edilmiş bir edebiyat öğretimi ile karşılaşıyor. Şöyle ki:

10. sınıf Türk edebiyatı dersi: İslamiyet öncesi Türk edebiyatı, İslâmiyet etkisinde gelişen Türk edebiyatı ve halk edebiyatı

11. Sınıf Türk edebiyatı dersi: Batı tesirinde gelişen Türk edebiyatı ( Tanzimat dönemi Türk edebiyatı, Servet-i Fünûn edebiyatı, Fecr-i Âti Topluluğu ve Millî edebiyat)

12. sınıf Türk edebiyatı dersi: Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı

Böylece 9. sınıfta görmüş olduğu temel edebiyat bilgisinin üzerine 10, 11 ve 12. sınıflarda dönemlere göre edebiyat bilgisini oturtuyor, her dönemin kendi metin türlerini (şiir, roman ve hikâye gibi) 9. sınıfta öğrendiği inceleme yöntemi bilgileriyle inceliyor. Böylece sistem kusursuz bir şekilde işliyor.

Bu sistemin kusurları da var tabii ki. Bir kere öğretim programı kusursuz bir şekilde yapılmış ancak  sanki edebiyat öğrenmeye çok meraklı, fiziki şartları son derece uygun, ruhsal ve ailevi durumları son derece yerinde çocuklar için yapılmış gibi duruyor. Homojen bir yapı arz etmeyen 40 kişilik sınıflarda -ki en az üçte ikisi orada bulunmak istemiyor, nerdeyse üçte birinin ailesi problemli- bu program tam anlamıyla uygulanamıyor. Ayrıca öğrenciler 9. sınıfta henüz ortaokul çağındaki o çocuksu kimliği üzerinden atamadığı için zihninde bir lise ve akabinde de edebiyat algısı oluşmuyor. Dolayısıyla 9. sınıfta temelleri atılmayan  bir inşaatın üzerine kat çıkmak ne kadar faydalı olur?

Biz öğretmenlere öğretim programına müdahale edemediğimiz ya da alternatif sunamadığımız sürece tek bir şey düşüyor, o da özellikle 9. sınıf Türk edebiyatı dersine girdiğimizde yukarıda gösterdiğim şablonu tahtaya çizmek ve çocuğa bütünsel bir bakış açısı kazandırmak. Böylece öğrenci nerede neyi öğreneceğini bilip kendini ona göre hazırlıyor. Sanırım bu bir öğretim tekniği idi ama hatırlayamıyorum.

Kaan Fakılı

Ankara, 04.02.2013

Kaan Hoca tarafından yayınlandı

Ankara'da edebiyat öğretmeni olarak görev yapan yazar, evli ve hiç çocuk babasıdır.

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir