Son dönem yazılı ve görsel basında “öğretmenin itibarı” kavramını sıklıkla duyar olduk. Birçok kesim “öğretmenin itibarı”nın kalmadığından dem vurup duruyor. Açıkçası bu kavramı bu kadar sık kullanmak, kavram üzerine sürekli yazılar yazmak doğru değildir. Çünkü bu kavram ne kadar ağızlara düşerse o kadar içi boşalacak ve anlamsızlaşacaktır. Belki de kendini gerçekleştiren kehanete dönüşecektir.

Herhangi bir meslek dalının itibarını yükseltmek, o mesleğe itibar kazandırmak istiyorsanız öncelikle o meslek grubunun gelir düzeyini arttırmalısınız. Devir, ye kürküm ye devridir. İnsan giydiği takım elbisenin kalitesi kadar, bindiği arabanın modeli ve yaşı kadar itibar görüyor. Ne yazık ki bu böyle. Öğrenci karşısında süklüm püklüm duran, kravatı yıllanmış, ayakkabısı eskimiş öğretmenlerden ziyade jilet gibi giyinen öğretmenler daha çok itibar görüyor. Hadi hepsini geçtim, birinin cebinde para varken kendini daha bir güvende hissediyor.

Bir diğer mesele de “müşteri ‘veli’nimetimizdir” anlayışından vazgeçilmelidir. Zira öğretmeni veli ve öğrenci karşısında çaresiz duruma düşürmek toplumdaki figürleri alt üst edecek ve öğretmen kendini değersiz hissedecektir.

Bu konu daha da uzatılabilirdi ama çok konuşup da canımızı sıkmayalım.

 

Kaan Hoca tarafından yayınlandı

Ankara'da edebiyat öğretmeni olarak görev yapan yazar, evli ve hiç çocuk babasıdır.

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir