Sayın bakanımız Nabi Avcı, kıyafet serbestliğiyle ilgili uygulamanın devam edeceğini yani önümüzdeki dönemden itibaren yürürlüğe gireceğini söylemiş. Güzel de söylemiş.
Bu serbestlik her ne kadar öğretmen caimasını ikiye bölse de (destekleyenler, desteklemeyenler) sonuçlardan birinci derecede etkilenecek yine sevgili öğrenciler ve biz öğretmenler olacağız.
Maalesef öğretmenler odasında yaşanan diyaloglar neticesinde, öğretmen arkadaşlarımın ve idarecilerin bu serbestliği öğrencilerin kendilerine karşı kazanmış oldukları bir zafer olarak algıladıklarının farkına vardım. Bunu bu şekilde algılamayıp da kendimiz üzerinden değerlendirsek belki daha verimli bir sonuca ulaşacağız.
Biz, maalesef zengin ve fakir arasındaki uçurumu kapatacak çalışmalar yapmak yerine, zenginliğin çok önemsenecek bir şey olmadığı, fakirliğin ise dünyanın sonu olmadığı ile ilgili çocuklarımızda bir algı oluşturacağımız yerde tek tip kıyafetlere onları hapsederek bir şeyleri gizleme yolunu tercih ediyoruz. Halbuki öğrencilerin kıyafetleri tek tip olsa da kantinde yaptıkları alışverişler, ayakkabılarının markaları, ceplerindeki telefonların modelleri onların ekonomik durumunu zaten gözler önüne seriyor.
Bu zenginlik-fakirlik algısı üzerinden gitmektense daha somut konular tartışılıp çözüm bulunabilir. Mesela okullardaki güvenliğin nasıl sağlanacağı gibi. Ancak o zaman daha verimli tartışmalar gerçekleştirmiş oluruz.
Bir edebiyat öğretmeni olarak şekilciliğe her zaman karşı çıkarım. İşlerimizi yapan kıyafetlerimiz değil, bedenimiz ve ruhumuzdur. Bunu hiçbir zaman unutmamalıyız.
Bir de öğretmenlere olan serbesti var! Lütfen bkz.
http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=31871677