Tanzimat Edebiyatının Oluşum Zemini
Tanzimat Arapça “nzm” kökünden gelir ve düzen, düzenleme, düzenlemeler anlamına gelir. Tanzimat Fermanı da askerlikten ekonomiye birçok alanda düzenlemeler yapılacağının devlet eliyle duyurulduğu bir fermandır. Bu ferman ile Batılı anlamda bir düzene duyulan ihtiyaç dile getirilmiş ve devlet eliyle bu tasdik edilmiştir. Yani devlet birtakım yeniliklerin zorunlu olduğunu, değişimlerin yaşanması gerektiğini kabul etmiştir. Tabii bu kabul etme süreci Lale Devri’ne kadar uzar.
Bu dönemden itibaren gerek yurtdışına gönderilen geçici/kalıcı elçiler, gerekse burslarla okutmaya gönderilen gençler Avrupa’nın yaşayış ve düşünüş tarzını benimserler ve yurda döndüklerinde bunu uygulamaya koyulurlar. Gazeteler çıkarırlar, Batıyı tanıtan yazılar yazarlar, Batı edebiyatından tercümeler yaparlar. Hızla Batı medeniyet dairesine yönümüzü çevirmeye çalışırlar.
Gazetelerin Batılılaşma yolunda şüphesiz önemli rolü vardır. Yurtdışına gönderilen genç aydınlar Avrupa’da öğrendiklerini, gördüklerini, düşüncelerini gazeteler vasıtasıyla halka iletirler, anlatırlar.
Tiyatro yine Batılılaşma yolunda mühim bir araçtır. Birçok Fransız tiyatrocular kumpanyalar düzenleyerek Türk halkına tiyatroyu sevdirirler. Öyle ki Türkler oyunlar yabancı bile olsa hareketlerden zevk aldıkları için oyunları izlemeye giderler. Hatta Tanzimat Fermanı’nın ilanı ile birlikte İstanbul’da bir de tiyatro binası yapılır.
Tanzimat Edebiyatının Başlaması
Toplumsal gelişmelerin kültürü, sanatı ve edebiyatı etkilemesi şüphesiz bir süre sonra olur. Tanzimat edebiyatının başlaması da Tanzimat Fermanı’nın ilanından 30 yıl sonrasına rast gelir. Kaynaklar genelde Tanzimat Edebiyatının başlangıcını 1860 yılında Tercüman-ı Ahval gazetesinin yayımlanmaya başlaması kabul eder.
Tanzimat sanatçılarının amacı Batı örneğinde bir Türk edebiyatı oluşturmaktı. Bu sebeple bu edebiyatı halka öğretmek için tüm kaynakları, imkânları değerlendirdiler. Ayrıca Batı edebiyatından aldığımız tiyatro, gazete, makale, roman, hikâye gibi türlerin hemen hepsinde kalem oynattılar ve bu türlerin ilk örneklerini verdiler.
Tanzimat dönemi Divan edebiyatına bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Fakat Tanzimat edebiyatının genel karakteristik özelliğine baktığımızda bir dualizm yani ikilik görürüz. Bu ikiliğin temel sebebi hem siyasî anlamda hem de edebî anlamda yeni kurumların, yeni türlerin oluşması ile birlikte uzun yıllar eski kurumlar, eski türler varlığını devam ettirmiştir. Çünkü bu dönemde hem eskiyi savunan hem de yeniyi savunan sanatçılar vardır. Demek ki Tanzimat edebiyatı dediğimizde eski-yeni çatışmasını merkeze alacağız.
1860’larda Tercüman-ı Ahval ile başlayan Tanzimat edebiyatı 1900’lere kadar varlığını devam ettirir.
Bu dönem sanatçılarından Şinasi, Ziya Paşa, Akif Paşa, Namık Kemal, Agâh Efendi, Sadullah Paşa, Sami Paşazade Sezai gibi isimler modern Türk edebiyatının kurucuları sayılırlar. Bunlar arasında Şinasi ilklerin sanatçısıdır.
Şinası, yazdığı şiirler, romanlar ile aklı, düşünceyi ve modernleşmeyi ön plana alarak kendinden sonra gelen aydınlara öncü olmuştur.
Akif Paşa’nın bu dönem yazdığı “Adem Kasidesi” modern şiirin öncülerinden sayılır. Adem, yokluk demektir. Akif Paşa yazdığı bu şiirle Osmanlı aydınının dünyaya bakışı ile modern insanın aklı ön plana çıkarışı arasında kalan insanın dramını anlatır.
Yorum Gönderin